COVID-19 (KOVİD-19), uzun adıyla Koronavirüs hastalığı 2019; insanları etkileyen, şiddetli akut solunum yolu sendromu koronavirüsü 2‘nin (SARS-CoV-2) neden olduğu bulaşıcı bir solunum yolu hastalığıdır. İlk olarak 2019 yılında Çin’in Hubei eyaletinin Wuhan şehrinde keşfedilmiş hastalık, keşfinden bu yana dünya çapında yayılarak COVID-19 pandemisine yol açmıştır. Hastalıkta görülen yaygın semptomlar arasında ...
COVID-19 (KOVİD-19), uzun adıyla Koronavirüs hastalığı 2019; insanları etkileyen, şiddetli akut solunum yolu sendromu koronavirüsü 2‘nin (SARS-CoV-2) neden olduğu bulaşıcı bir solunum yolu hastalığıdır. İlk olarak 2019 yılında Çin’in Hubei eyaletinin Wuhan şehrinde keşfedilmiş hastalık, keşfinden bu yana dünya çapında yayılarak COVID-19 pandemisine yol açmıştır. Hastalıkta görülen yaygın semptomlar arasında ateş, öksürük ve nefes darlığı yer almaktadır. Kas ağrıları, balgam üretimi ve boğaz ağrısı ise daha az yaygın görülen belirtileri oluştururlar. İshal gibi gastrointestinal belirtiler rapor edilmiştir. Bazı çalışmalarda virüsün merkezi sinir sistemini de tuttuğu, koku duyusu kaybı ve solunum güçlüğü belirtilerinin bu sebepten ileri geldiği gösterilmiştir. Vakaların çoğu hafif semptomlara sahip olsa da bazı hastalarda şiddetli zatürre ve çoklu organ yetmezliği meydana gelebilir. Çin’deki 44.000’den fazla vaka üzerinde yapılan ilk büyük analize göre doğrulanmış vakalar arasında diyabet, yüksek tansiyon, kalp rahatsızlığı ya da solunum sorunları olan hastalar arasında ölümler en az beş kat daha yaygındır. 3 Mart 2020 itibarıyla dünya çapında ölüm oranı %3,4 olup 9 Haziran 2020 tarihi itibarıyla Dünya’da 7.266.512 onaylanmış vaka, 3.577.223 iyileşen varken virüs nedeniyle 411.346 hasta hayatını kaybetti.
Virüs genellikle öksürük sonucu oluşan damlacıklar vasıtası ile insandan insana bulaşır. Kontamine olmuş yüzeylere dokunulmasının ardından kişinin kendi yüzüne dokunmasının da diğer bir yayılma yöntemi olabileceği düşünülmektedir. Virüs enfekte kişilerin dışkısında da bulunduğundan fekal-oral yol ile bulaşma araştırılmaktadır. Virüse maruz kalındıktan semptomların ortaya çıkmasına kadar geçen kuluçka süresi 2 ila 14 gün arasında olup, ortalama olarak 5 gün sürmektedir. Standart tanı yöntemi, kişiden alınacak nazofarengeal sürüntü ile yapılacak gerçek zamanlı revers transkriptaz polimeraz zincir reaksiyonu (rRT-PCR) testleri olmaktadır. Enfeksiyona aynı zamanda semptomların, risk faktörlerinin ve zatürreye işaret eden göğüs BT taramalarının beraber değerlendirilmesi ile de tanı konabilir.
Önerilen önlemler arasında sıkça el yıkama, diğer kişiler ile fiziksel mesafeyi koruma ve elleri yüzden uzakta tutma yer alır. Maske kullanımı virüs şüphesine sahip kişiler ile yakınlarına önerilmekte olup, genel halka önerilmemiştir. Aşısı ve özel antiviral ilacı bulunmayan KOVİD-19, semptomatik tedavi, izolasyon ve deneysel yöntemler ile yönetilir. Araştırma ve deneysel tedaviler, aşı geliştirme, eski antiviral ilaçların kullanımı, pasif bağışıklama ve sitokin fırtınası önlemeyi içerir.
Dünya Sağlık Örgütü Mart 2020’de 2019-20 koronavirüs salgınını bir pandemi ilan etmiş, durumun bir Uluslararası Kamu Sağlığı Acil Durumu (PHEIC) olduğunu açıklamıştır. Hastalığın DSÖ tarafından belirlenmiş dünyanın 6 bölgesinde de yerel olarak bulaştığına dair kanıtlar vardır.
Yukarıdaki bilgiler Wikipedia sayfasından alıntıdır.
Bu virüs ortaya çıktığından beri bazı komplo teorileri de ortaya atıldı. Bunlardan biri ve en önemlisi, bizim Yeni Dünya Düzeni (New World Order – NWO) olarak da bildiğimiz bir teori. Kısaca bu teoriye göre, dünya nüfusu çeşitli yöntemler kullanılarak azaltılacak ve tek bir dünya devleti kurulacak. Belirli bir elit kesim yönetip, refah içerisinde yaşarken, hayatta kalan sıradan insanlar da, bir nevi, köle olacaklar. Ama Yeni Dünya Düzeni başka bir konu.
Gelelim Covid-19 olayına. İki hakim görüş var:
Doğal bir virüs,
Bilinçli olarak üretilmiş bir virüs.
İlk Ortaya Çıkışı
İlk ortaya çıktığı zaman, ABD başkanı Trump bu virüsün “Çin’deki laboratuvarlarda üretildiğini ve bilinçli olarak da ortama yayıldığını” söyledi. Benzer bir suçlama da Çin’den geldi ve “Bu virüsün ABD tarafından üretildiği, bilinçli olarak 3 askere bulaştırıldığı (bağışıklık için aşı yapıldıktan sonra ki bu durumda aşının da hazır olduğunu düşünebiliriz) ve bu askerlerin (bir başka iddia da bu kişilerin CIA ajanları olduğu yönünde) tatbikat için Çin’e gönderildiği” şeklindeydi.
Tabii bu tür açıklamalar bazı komplo teorisyenlerinin iştahlarını kabarttı ve yüzlerce teori de üretildi.
Bu virüsle ilgili en çarpıcı özellik, diğer Covid virüslerine göre daha hızlı bir yayılma ve bulaşma hızına sahip olmasıdır. Evet diğer Covid virüsleri ya da SARS virüsleri. Yani Covid 19'un yeni olarak adlandırılmasının nedeni, yıllardır bilinen bu virüsün mutasyon geçirmiş ve daha da güçlenmiş olan versiyonunun adı. Bu nedenle de virüs tanımlanırken, yeni ibaresi eklendi.
Komplo Teorileri
Yukarıda da bahsettiğim gibi, ilk ve en çok ilgi çeken teori Yeni Dünya Düzeni teorisi. Bu teori yıllardır farklı platformlarda farklı şekillerde yer aldı. Genelde baş aktör olarak İlluminati, Rotschild ailesi, Rockfeller ailesi, Gates ailesi en çok dillendirilen aileler. Bunların yanında yardımcı oyuncular olarak en başta Dünya Sağlık Örgütü olmak üzere, belirli bazı güçlü ve zengin aileler de sayılabilir.
Bu teoriye göre, dünya nüfusu çok artmış durumda. Bu nedenle de nüfus belirli yollarla azaltılmalı. Bu yollardan en önemli iki tanesi ise 3. Dünya savaşı ve büyük bir salgın hastalık. Bir de doğanın intikamı olan Küresel Isınma ki birçok komplo teorisyeni Küresel Isınmanın en önemli nedenlerinden biri olan Karbon Salınımının bilinçli olarak durdurulmadığı, hatta artıldığını ve özellikle gelişmiş ve sanayileşmiş ülkelerin KYOTO protokolünü imzalamayarak, bu ısınmaya neden olduğu ve sonucunda ortaya çıkacak su ve dolayısıyla da gıda kıtlığı sayesinde, yine toplu bir nüfus kaybı yaşatılacağını savunmaktadır (şahsen bu diğer yöntemlerden daha mantıklı geliyor).
İlginç olan bir diğer konu ise Covid-19 ile ilgili süreç! İlk çıktığında ağırlıklı düşünce Komplo Teorisi olduğu yönündeydi. Sonrasında bu virüsün doğal bir virüs olduğuna dair birçok veri bilim adamlarınca konuşuldu ve yazıldı. Fakat ilginç olan tüm dünyadaki siyasilerin bu virüse bakışı bence. Birçok ülke yönetimi bu küresel salgını bir kurtuluş olarak gördüler. Siyasi çalkantılar, ekonomik krizler, yönetimsel çıkarlar gibi konularda, egoistçe hareket eden siyasiler dört elle sarıldılar bu pandemiye. Dikkatimi çeken, bu tür düşünce yapısına sahip yöneticilerin (!) halkın sağlığından çok ekonomiyi düşünmeleri, daha çok nasıl cebimi doldururum hesabıydı.
Bazı ülkeler ise hiç önemsemedi bu pandemiyi ve önlem alma ihtiyacı bile hissetmediler ve önlem almadılar da! Bazı ülkeler ise işi doğal yolla halletme yoluna gittiler ve sürü bağışıklığının arkasına sığındılar ki bu ülkelerde ciddi sonuçlar oldu.
Diğer bazı ülkeler ise duyulur duyulmaz ciddi önlemler aldılar ve pandemiyi daha az kayıpla atlattılar. Bir süre sonra ekonomik yardımların yapılması gerekliliği ortaya çıktı ve ekonomik ve sosyal olarak gelişmiş birçok ülke, vatandaşları için farklı ekonomik paketler açıkladılar. Fakat gelişmemiş ve egoist yöneticilere sahip olan ülkeler bir paket açıklayamadılar. Bu da pandeminin bir diğer yüzünü ortaya çıkardı! Sosyal ve ekonomik eşitsizlik! İnsanlar işlerine gidemediler ve dolayısıyla gelir elde demediler. Kiralarını, faturalarını, insani ihtiyaçlarını gideremedikleri gibi, bir şekilde zorunlu hapis hayatı da yaşamaya başladılar.
Bazı önlemler alınmaya çalışılsa da, öncelikle bazı ülkelerin sağlık alt yapısındaki sorunlar ve insanların cehaleti, vurdumduymazlığı, sorumsuzluğu ve bencilliği nedeniyle, bu önlemler genelde boşa çıktı ve virüsün yayılma hızı da oldukça arttı.
Bilim Ne Diyor?
Bilim adamları, doğal olarak, bu virüsün üretilmediğini ve zaten var olan bir virüsün yeni bir versiyonu olduğunu açıkladılar. Virüslerin çok zeki olduğu konusunda yeni bir bilgi sahibi olduk, aslında! Çok çabuk adaptasyon geçiriyorlar ve bu nedenle de bir aşı üretimi yakın zamanda çok zor görünüyor. O kadar çok değişim gösteriyor ki neredeyse, coğrafi olarak bile farklılıklar gösterdiğini öğrendik! Mesela Orta Doğu SARS’ı gibi bir virüs olduğunu ve bu virüsün de bulunduğu ortama ve orada bulunan toplumun genetik yapısına göre değişim gösterdiğini gördük. Dolayısıyla, bilim daha gerçekçi bir yaklaşımla, tehlikenin ne olduğunu göstermek için çok çabaladı.
Şahsi Yorumum!
Bu virüsün bir laboratuvarda üretilip katliam yapmak için dünyaya salındığına inanmak çok da mantıklı gelmiyor. Ancak hangi şekilde olursa olsun, bu virüs ÖLDÜRÜYOR! Öldürürken de acı çektirerek öldürüyor. İster Komplo olsun ister Doğal! O zaman biz önlemlerimizi almaya devam edeceğiz. Ne zamana kadar mı? Bilim bir çözüm, bir aşı bulana kadar elbette! Lütfen, mecbur kalmadıkça dışarı çıkmayın! İnsanların topluca bulunduğu ortamlardan uzak durun. Ekonomik kaygılar nedeniyle NORMALLEŞME sürecine girilmeye zorlansak da:
AVM’lerden uzak durun,
Kafe, Restoran gibi yerlerden uzak durun!
Toplu taşıma araçlarında çok dikkatli olun ve mecbur değilseniz binmeyin!
Banka işlemlerini, mümkün mertebe, online olarak yapın!
Kimseyle tokalaşmayın, sarılmayın ve temastan kaçının!
Maske takmaya devam edin!
Hijyene özen göstermeye devam edin!
Bağışıklık sistemini güçlendirici gıdalara yönelin!
Maskelerinizi takarken, maskelerinizi burunun altında bırakmayın.
Burunun da solunum için kullanılan uzuvlardan biri olduğunu hep hatırlamak gerek. Ama, maalesef, maskeyi taktığını ve önelem aldığını sanan sorumsuz, saygısız ve hatta zırzırı cahil insanlar maskelerini düzensiz bir şekilde takınca, risk de artmaya devam ediyor. Havaların ısınması maske kullanımını zorlaştırsa ve hatta daha farklı risklere yol açma ihtimali olsa da en azından toplu taşıma raçlarında, toplu olarak bulunulan yerlerde, hastanelerde, avmlerde ve birçok farklı kamusal ve kapalı alanlarda düzgün bir şekilde takılmasına özen göstermeliyiz. Bu en başta kendimize ve sonrasında ailemize ve topluma karşı bir sorumluluktur.
Bu pandemi bir şekilde bitecek ama en az zararla atlatabilmek çok önemli. Önlemleri birileri istiyor diye değil, geleceğimiz için, sağlımız için bizler uygulamalıyız. Sadece ekonomik bir önlem olarak sunuldu diye kredi çekerek, daha da sıkıntılı bir duruma düşmeyelim. Kendimizi kontrol etmek ve ailemizi ve kendimiz için en iyisini yapmak zorundayız.
Herkese sağlıklı bir ömür diliyorum!
serefkaplan.com.tr